16 AĞUSTOS HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİNİN 50.SİNİ YAŞARKEN

Okuma Süresi: 13 dakika
A+
A-
16 AĞUSTOS HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİNİN 50.SİNİ YAŞARKEN

Nafiz Ünlüyurt

nafizunluyurt@hotmail.com

Yıllar ne çabuk geçiyor…

Bu 16.Ağustosla birlikte 50. kez anmış olacağız Hacı Bektaş Veli’yi…

Koskoca 50. Yıl…

Nasıl geçti öyle…

Neler görüp neler yaşandı o 16.Ağustoslarda,  nelere tanıklık edildi, bilinmeyen, görülmeyen ya da unutulan ne güzellikler sergilendi, ne zorluklar aşıldı, ne acılar çekildi ve de ne çok ilklere imzalar atıldı o 16 Ağustoslarda…

O 16 Ağustosların öylesi ilginç ve de özel olan ayrıntıları vardı ki, birileri çıkar onları ölümsüzleştirir diye umutla bekledik hep…

Kimin umurunda ki…

O elli yıl içinde yaşananlar, görülen ve de görülmeyen yanları ile bu günkü nesillere doğru, yansız, inandırıcı ve de eleştirel bir bakış açısı ile taşınabilseydi eğer, bu inanca bu kültüre ve de o 16. Ağustoslara farklı bir derinlik kazandırılır, güzel ve de anlamlı bir başarıya da imza atılmış olurdu…

Aklımızdan geçmedi değil…

Beceremedik…

Geniş çaplı böylesi bir çalışmayı derinlemesine yapabilme cesaret ve de beceri ister.

Keşke o beceri ve o cesaret gösterilebilseydi…

**

16.Ağustos1964.

Bir milat…

16.Ağustos 1964 güzel günlerin habercisi…

Hacıbektaş ve de ilçe insanı için fark yaratan, bu ilçeyi ve insanını farklı kılan yeni bir başlangıç ve de cesurca atılan adım…

Hacı Bektaş Veli ve düşüncesinin geniş halk kesimleri ile yeniden buluşup kucaklaşması, o yolun yeniden trafiğe açıldığı tarih 16.Ağustos 1964…

16.Ağustos 1964 yalnızca bu ilçe, bu ilçe insanı için değil, Alevi Bektaşi dünyası, Alevi Bektaşi hareketi açısından da önemli bir kazanım…

Alevi Bektaşi hareketinin gün yüzüne çıktığı, önünün açıldığı, konuşulup tartışıldığı, tüm güzelliği, asaleti ve görkemi ile inanç dünyamızda yer bulduğu, ilk kez, yetti gayrı, biz de varız diye meydanlara indiği ve de tüm bu ilklerin SERÇEŞMEDE hayat bulduğu bir tarih 16.Ağustos1964 tarihi…

16 Ağustos 1964 başarının adı…

Hacıbektaş’ın onur tarihi…

Hacıbektaş insanının gurur günü…

Alevi Bektaşi dünyası, Alevi Bektaşi hareketi için ise yeni bir başlangıç ve de yeniden diriliş müjdesinin verildiği gün 16. Ağustos.1964 tarihi…

**

16. Ağustos 1964 farklı bir gün olacak.

Öyle de oldu gerçekten de…

Her yer bayraklarla donandı…

Atatürk ve Hacı Bektaş Veli resimleri ile duvarlar süslendi…

Ülkenin her köşesinden koşup gelenler öylesine çoktu ki…

Öylesi bir kalabalığı o güne dek bir arada görmedi Hacıbektaş insanı…

Anadolu’nun her yanından gelen kadın ve erkek onca insan çarşı ve sokakları tıka basa doldurmuştu…

Çelebi evlerinin önü ana baba günü, öylesine kalabalık ki,  minibüs ve kamyonlardan inenler, getirdikleri hediyeleri taşıma telaşı içinde…

Türbe kapısı önünde bekleyen insanlar, bir an önce türbeyi ziyaret edip o eşiğe yüz sürebilme amacı ile sıra kapma yarışında…

Kapı kapalı.

Görevliler açılış töreni sonrası açılacak kapı, türbe ziyareti o zaman başlayacak diye uyarıyor o kalabalığı…

Dinleyen kim…

Neyse ki, kargaşa jandarma tarafından önleniyor.

Çarşı içi, belediye önü ayrı bir renkte, değişik yerlerde davullar çalıyor, halaylar çekiliyor, başka bir köşede askeri bando, mehter takımı, kılıç kalkan ekibi gösterilerini sergiliyor, Halk Ozanları deyiş söylüyor,  kalabalıklar belki de ilk kez gördükleri o görüntüleri büyük bir merak ve ilgi ile izliyor…

Açılış töreni, konuşmalar, ardından da türbe ziyareti, Çilehane, Beştaş ve de Dedebağ’da yaşananlar, olağanüstü ve de renkli görüntüler…

On binler yan yana, omuz omuza, en küçük bir olumsuzluk yok, birlikte gülüyor, birlikte hüzünleniyor, o güzellikler birlikte yaşanıyor…

Hacı Bektaş Veli’nin türbesi avlusunda adım atılacak yer yok, yılların hasreti gideriliyor orada…

Her Hacıbektaşlı evine misafir alıyor, en iyi bir biçimde ağırlıyor misafirini, bir ömür sürecek olan dostlukların temelleri atılıyor o 16. Ağustosta…

Aç ve açıkta kalan yok…

Her şey o kadar hoş ve de güzel ki…

Hacıbektaş Kültürü, konukseverliği işte bu diye öğünüyor insan…

Keşke günümüzdeki teknik olanaklar o yıllarda olsaydı da 1964 yılının 16 Ağustosunda yaşanılanlar tümü ile kayıt altına alınabilseydi…

Ne iyi olurdu…

O görüntüler uyandırırdı bizleri belki de…

Törenlerde ilginç gelişmeler de yaşanmadı değil…

16.Ağustos 1964 Hacı Bektaş Veli Törenlerini düzenleyen Hacıbektaş Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Celalettin Ulusoy’un “Atatürk döneminde kapatılan Hacı Bektaş Veli Türbesi yeniden açılıyor…” diye başlayan açılış konuşmasına tepki gösteren dönemin Yurtiçi Bölge Komutanı Tüm General, Faruk Güventürk’ün emrivaki ile sunucudan mikrofonu alması “Atatürk’ün kapattığı tekke ve türbeleri yeniden açmaya kimsenin gücü yetmez…” diye başladığı konuşmasındaki tehdit içeren sözleri, sonra da tören alanını terk edişi, o açılışı gölgeleyen bir davranış olarak hafızalara kazındı..

**

1964 yılında başlayan o etkinliklerin 50.incisi bu 16. Ağustosta yapılıyor.

50.inci yıl önemli…

Hem de çok…

Öncekilerden daha farklı bir 16.Ağustos yaşanmalı bu yıl Hacıbektaş’ta…

50.yıl Hacı Bektaş Veli Anma etkinlikleri kafalarda iz bırakmalı, Türkiye gündeminde yer bulmalı, kültür ve sanat çevreleri bu etkinliği önlerine koyup, köşelerine taşımalı…

50. yıl etkinliği Alevi Bektaşi hareketine damgasını vurmalı, Alevi Bektaşi dünyası içinde ses getirmeli, tümü ile bu etkinliğe odaklanmalı Alevi Bektaşi dünyası…

Bu gün çocuk yaşta olanlar, ya da gençliğini yaşayanlar 50.inci yılı çocuklarına, torunlarına anlatabilmeli, öyle bir 16.Ağustos yaşatılabilmeli onlara…

Öyle hayal ettik, öyle düşündük kafalarımızda 50.yılı biz.

Düşler gördük.

Üzerinde hayaller kurduk…

Bir yıl öncesinde, yine bir 16. Ağustos’ta düzenlenen bir toplantı da dile getirmiştik bu düşüncelerimizi ve de 50.inci yıl çalışmaları hemen bu etkinliğin bittiği gün başlamalı diye bitirmiştik o sözlerimizi de…

50.yıl çalışmaları ne zaman başladı, bilen ya da duyan var mı ola…

Her şey saklı ve de gizli.

Bir bilgi yok.

Bu güne dek bize gelen, arayıp soran, çalışmalarla ilgili olarak bilgi ulaştıran da olmadı.

Görüntü iç açıcı değil.

Bilinen o ki, 50inci yıl etkinliğinin hazırlık çalışmaları içinde halk yok, halkın katılımı ve de desteği yok…

Eleştiri yok.

Konuşup tartışma yok…

Kurum ve kuruluş yok…

İlçedeki tek Alevi Bektaşi Kuruluşu olan Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, bu çalışmaların kenarına bile yaklaşamıyor, E…sinden bile habersiz…

E…nasıl başaracaksınız 50. yıla yakışır o 16. Ağustos’u.

Bir araya gelinse, konuşulup tartışılsaydı eğer, 50.yıl afişi öyle mi olurdu…

Yakıştı mı o afiş 50 yıla…

50. yıl afişi, oluşturulacak jüri aracılığı ile düzenlenecek bir yarışma ile belirlense, dikkat çeken, sanat değeri olan bir afiş ortaya çıkartılsa kim ne diyebilirdi ki.

Doğru olanı da bu değil miydi?

50. yıl nedeni ile Hacı Bektaş Veli, ya da Alevi ve Bektaşilik ile ilgili, kültür ve sanat çevrelerinin dikkatini çekebilecek boyutlarda, başka yarışmalar da açılabilirdi.

Sanat, kültür ve de edebiyat çevreleri ile ilişkiler bu tür çalışmalarla kuruluyor, o kişilerin buralara gelmeleri öyle sağlanıyor.

İlgi öyle çekiliyor.

Köprüler öyle kuruluyor.

50. yıl kutlamaları çerçevesinde, Alevi kimliği taşıyan siyasetçiler, Belediye Başkanları, iş adamları, gazete ve televizyoncular, kültür ve sanat adamları, akademisyenler, bürokratlar, ayrım yapmadan tüm Alevi Bektaşi kuruluşları ile vakıf başkanları, inanç önderleri, halk ozanları, Arif Sağ, Musa Eroğlu gibi bu kültürün emektarları yanında ülkemizdeki semavi dinlerin temsilcileri, Diyanet İşleri Başkanı, yabancı ülke elçileri ile siyasi partilerin genel başkanları özel olarak davet edilse, spor salonunda fark yaratan bir gece düzenlenebilse, o gecede Hacı Bektaş Veli, Alevilik ve Bektaşilik konuşulsa, kültürel ve de inanç boyutunda güzelliklerimiz sergilense ne kaybedilirdi..

16.Ağustos1964 etkinliklerinde görev alanlar arasında yer alıp da bugün hayatta olanlar 16. Ağustoslara emek verip öne çıkanlar belirlense 50. yılın onur konukları olarak çağrılsa, anılar anlatılsa o buluşmada, o vefa onlara da gösterilse kötü mü olurdu.

Bunlar akla gelen ilk öneriler, konuşulup tartışılsa daha ne ilginç ve ne anlamlı öneriler çıkardı orta yere bilinmez.

Öylesi çalışmaları hayata geçirebilme kolay değil, o tür projeler, çalışma ister, emek ister, ekip ister, zaman ister, ince ve de zor işler, niye zaman harcansın ki!

İşin kolayı keşfedildi şimdilerde…

Açık hava konseri…

Al sana istemediğin kadar sanatçı “ekmek elden su gölden” solistler geçidi gibi, daha ne istenir ki

Gez dolaş, sonra gel yine dinle!

Daha ne olsun!

Boş kalabalıklar, itiş kakış, kargaşa, bağırtı çağırtı, türkü ve bozlak, biraz da siyaset, al sana 50.inci yıl!

Umut başka bir bahara!

**

Yine öfke duyulacak.

Karıştırıyor ortalığı diye çığlık atılacak…

Başka şeyler de söylenecek.

Önemli değil…

Boyanacak bez,

Korkacak göz yok bizde…

Birilerini kötüleme karalama, küçük düşürme amacı ile söylemiyor, o düşünce ile yazmıyor, öyle bir niyet taşımıyoruz da…

Bu ilçeyi bir yerlere getirebilme adına bazı şeylerin yapılması gerektiğini ”dinlenilmese de” Hacıbektaş insanına anlatmaya çalışıyoruz sadece…

Anlarlarsa!

50.yıl bir fırsattı…

50.yıl bir şanstı bu ilçe için.

Kullanılamadı.

Bir kez daha kaybediliyor…

İlçenin gelişmesi, büyüyüp güzelleşmesi umurda mı?

O koltuğun “siyasetin” gözü kör olsun derler ya…

İlçede yıllardır bitip tükenmeyen o karmaşaya, kin ve öfkeye bakıyoruz da,

O koltuk, yalnızca gözleri değil gönülleri de köreltirmiş!

50. yıl etkinliklerinin Hacı Bektaş Veli’ye yakışır bir asalet, barış ve hoşgörü, sevgi ve kardeşlik havası içinde geçmesi dileği ile…

10. Ağustos.2013. HACIBEKTAŞ