Aleviliğin temel etik ve ahlaki kuralları
Aleviliğin temel etik ve ahlaki kuralları.
Aleviliğin en temel etik, ahlaki kuralları: Kısaca eline diline beline ve aşına işine eşine sahip olmaktır. Alevilerin yaşamları boyunca uymak zorunda oldukları ahlak kuralları bulunmaktadır. Bu kurallar evrensel insani, ahlaki ilkelerle de uyum halindedir. Dedenin ve toplumun önünde uymaya söz verdiği bu kuralları çiğneyen, yani ikrarında durmayan kişiler, Alevilikte düşkün olarak adlandırılırlar. Düşkünler[70], Pirler veya yaşlı kişilerce güzel bir dille uyarılarak, iyiliğe ve doğruluğa yönlendirilirler. Aleviliğin ahlak esasları edepli olmak, insan-ı kamil olmak üzerine kurulmuştur. Edepten maksat bir kişinin “Eline, diline, beline sahip olması” dır.
Eline sahip olmak: Elinle koymadığını alma (hırsızlık yapma), elini kendinden güçsüze kaldırma, ellerin iyiliğe hizmet etsin, el al el ver, el emeği, alın teri, el ele el hakka[71], gibi anlamları içerir. Her fenalık insanoğlunun elinden geldiğine göre, el’e sahip olmak koşulunun ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Diline sahip olmak: Görüp duyup bilmediğini (yalan) söyleme, bildiğini ehlinden esirgeme, tatlı dilli muhabbetli ol gibi birçok anlamları içerir. Dil de el kadar önemlidir. İnsan diliyle başkalarının gönlünü kırabilmekte ve yalan söyleyebilmektedir. Dile sahip olmak da bu açıdan çok önemlidir.
Beline sahip olmak: Egoist bencil duygulara hakim olmayı, her türlü ilişkinin gönül rızası ve sevgiye dayansını, her önüne gelene eğilme dik durma gibi anlamlar içerir. Bel’e sahip olmak insanın hayvani duygularının önüne geçerek alıkoyar.
Alevi-Bektaşiler, Pirlerinden, ibadetleri sırasında “Eline, diline, beline sahip ol, elinle koymadığını alma, kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma, kötü söz söyleme, haram (rızasız lokma) yeme, büyüklerini say, küçüklerini sev…” gibi öğütleri sürekli alır ve bunları Alevi-Bektaşi yolunun ahlaki esasları olarak benimser. Bu yolda herkes can[72], kardeştir. Eşitlik vardır. Tanrının gerçek evi olan gönül kırılmaz ve oraya en küçük bir kuşku girmez. İnsanı sevmek esastır. Din, dil, ırk ayrımı yapılmaz ve bu “ 72 Yetmiş iki milleti bir görmek” [73]deyişi ile ifade edilir. Cömertlik, konukseverlik, yardımseverlik, gönül kırmamak, cesaret, sabır, terbiye, ayıpları görmemek, doğruluktan ayrılmamak gibi unsurlar, Alevi ahlak sisteminin diğer önemli unsurlarındandır.
6. 4 kapı, 40 makam
Aleviliğin ahlak felsefesi özet olarak “Dört Kapı Kırk Makam” da toplanmıştır ve Alevi-Bektaşiliğin ahlak (etik) kurallarının esaslarını oluşturur. Dört Kapı ve bu kapıların onar makamı aşama, aşama insanı kendisine, ailesine ve topluma yararlı olgun insan durumuna yükseltmektedir. Alevi-Bektaşi felsefesindeki anlamı üzerinde değişik yorumlar yapılmaktadır. Onun içeriği yani aşamalarının anlamı hiç şüphesiz Sufiliğin mistik ve gizemli havasını taşımakta olup, o yolu benimseyenler için özel anlamlara sahiptir. Hünkar Bektaş Veli, Makalata tanrının insanın dört türlü nesneden yarattı diyor..
‘’Hak Sübhane ve Taala insanları dört dürlü nesneden yarattı. Ve hem dört bölük kıldı. Ve hem dört bölüğün dahi dört dürlü taatleri vardır. Dört dürlü arzuları ve dört dürlü halleri vardır.
Pes edekim dört dürlü nesneden yarattı.’’ (Hacı Bektaşi Veli)
Anadolu’daki Alevilerin Ser-çeşmesi[75] Hünkar Bektaş Veli’ye göre insan Tanrı’ya belli aşamalardan yani dört kapı ve bunların kırk makamından geçerek ulaşır. Dört Kapı’nın Hak yolunda yürüyen bir insanın yaşamında geçirdiği manevi aşamalar olduğunu kabul edenler de vardır. Buna göre:
1. Kapı Şeriat (yasa) kendi öz benliğini kötülükten arıtmayan, gelişmemiş olgunlaşmamış insanın, din kuralları ve yasalar zoruyla eğitilmesi, kişilere ve topluma zarar verecek hareketlerine meydan verilmemesidir. Yel ehli[77] denir ve hava ile özleştirilmiştir.
2. Kapı Tarikat (yol) insanın kendi istek ve iradesiyle, hiçbir dış zorlama olmadan her türlü kötülüğü benliğinden kovabilmesi, elinden gelebilecek tüm iyilikleri hiç kimseden esirgememe devresidir. Od (ateş alev) ehli, ateş ile özleştirilmiştir.
3. Kapı Marifet (marifet beceri) duygu ve ilimde en yüce düzeye ulaşmak, tanrısal sırlara erişmektir. Su ehli, su ile özleştirilmiştir.
4. Kapı Hakikat (gerçek, tanrı) Hak’ı görmek, zaman ve mekan içinde tanrısal alemin gücü içinde erimektir. Turab/toprak[81] ehli toprakla özleştirilmiştir.
Şeriat, anadan doğmak; Tarikat, ikrar vermek; Marifet nefsini bilmek; Hakikat, Hak’ı özünde bulma yollarıdır biçiminde anlatanlara da rastlanır. Diğer bazı yazarlar Şeriat, Hz. Muhammed dönemi; Tarikat, Hz. Ali ve Hacı Bektaş Veli dönemleri; Marifet, bilimin ve fennin geliştiği yeni çağ; Hakikat ise insanlığın mutluluğa ve kesin barışa ulaşacağı dönemdir diye bir açıklama getirmekte.
Dört Kapı, normal bir insanın başlangıçta ham olan ruhunun ve benliğinin dört aşamadan geçerek, ergin olgun hale gelmesi, ilahi sırra ulaşmasını da ifade etmektedir.
Deyişlerde de sık, sık söz edilen Dört Kapı Kırk Makam’la ilgili olarak ünlü Alevi ozanı Şah Hatayi şöyle demektedir:
Ela gözlü pirim geldi
Duyan gelsin işte meydan
Dört Kapı’yı Kırk Makamı
Bilen gelsin işte meydan
Dört kapıdır kırk makam
Üçyüzaltmış altı menzil var
Onu erene açılır
Velilik derecesi
Şeriatın gemidir, Hakikat deryasıdır
Hakikatin kafiri, şeriatın evliyasıdır
(Yunus Emre)
Dört kapı, kırk makam, oniki erkân
Onyedi tarîki eylesin beyan
Talibin gönlünde koymasın güman (şüphe)
Bildirsin cân içre cânanı nedir?
(Noksani Baba)
Dört kapı selamın verip aldılar
Pirin huzuruna çekip geldiler
El ele el Hakka olsun dediler
Henüz masum olup cihana geldim
(Muhyiddin Abdal)