BEN BUYUM İŞTE

Okuma Süresi: 11 dakika
A+
A-
BEN BUYUM İŞTE

Nafiz ÜNLÜYURT

nafizunluyurt@hotmail.com

Yaşanılanlar şaşırtıyor insanı.

Niye böyleyiz.

Ne oluyor bize öyle…

Sevgi, saygı, dostluk kardeşlik, barış ve hoşgörü gibi insanı yücelten değerlerden ne değişti de her geçen gün biraz daha uzaklaştık…

Bir arada olma, barış içinde birlikte yaşama çabaları, farklı inançlar, farklı düşüncelerle bir arada olabilme projeleri niye korkutuyor bizleri…

Eleştiri sınırını zorlayan bu dil, bu hırçınlık, bu kin, bu öfke niye?

Ne oldu?

Savaş mı çıktı.

Deprem mi oldu?

Kayıp mı oldu gemiler denizlerde yoksa!

Eleştiri güzel bir şey, yapılmalı, düşünceler tüm çıplaklığı ile çıkmalı ortaya, gizli kapaklı bir şey kalmamalı orta yerde.

Eleştiri bir anlamda denetimdir.

Demokratik bir mekanizmadır.

Haktır.

Edep ve erkan içinde yapılan eleştiri için kim ne der, ne söyler, o eleştiri yarar sağlar, teşekkür edilir o eleştiriyi getiren kişiye…

*

Yedi yılı aşan bir süredir Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanlığını yapıyorum.

İsteyerek gelmedim bu göreve.

Beni başkan yapın demedim kimselere de.

Öyle bir egom da yok.

Koşullar öyle gelişti.

Hayır diyemedim ben de…

Nasıl bir ortamda çalışmaya başladık bu dernekte herkes bilir.

Bir işe sıfırdan başlama öyle kolay değil…

Görmezden gelinen, yok sayılan, karalanan, kabullenilmeyen, bölücü olarak gammazlanan bir kuruluş…

Neler söylenmedi ki hakkımızda.

Elinden tutanı yok.

Hakkında dedi kodu yapanı ise çok.

Öylesi bir ortamda çıkıldı yola…

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneğinin önü tıkansın, yola devam edemesin, iş yapamasın diye neler yapılmadı, neler düşünülmedi, ne tuzaklar kurulmadı.

Çakma şube bile açıldı.

O kuruluşa destek verildi, o desteği vermeye devam edenler o çelişkiyi niye görmüyor, o yanlıştan niye dönmüyorlar ki…

Yaşamım boyunca sorumluluktan kaçmadım, risk alınması gerektiğinde o riski hiç tereddüt etmeden aldım.

İnanmadığım ve de doğru bulmadığım bir çalışmanın içinde yer almadım…

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği çalışmaları içinde de bu tavrımı aynen sürdürmeye çalıştım.

Yönetim kurulundaki arkadaşlar tanıktır, onları hep uyardım, sizler daha gençsiniz, önünüzde uzun yıllar var, izlenen politikadan zarar görebilirsiniz, Hacıbektaş buna hazır değil, bu duruş tepki alabilir, riskleri var, sizler bu görevi benden daha iyi yürütecek kişilersiniz, o yetenek hepinizde var, bu işi siz yapın uyarısında hep bulundum.

Her seferinde yola devam denildi…

O birliktelik içinde çalışmalar sürdü.

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği kurulduğu günden bu yana önemli başarılara imza attı, her biri uluslar arası nitelikte ve de ses getiren etkinlikler düzenledi.

O etkinlikler kitaplaştırıldı.

Etkinlikleri hayata geçirebilme kolay olmadı öyle, aynı zorluklar o süreç içinde de yaşandı…

Her etkinliğimiz sabote edildi.

İlginç taktiklerle engellenmeye çalışıldı.

Engelle aşıldı.

Tuzaklar kuruldu.

O tuzaklar bozuldu.

Çalışmaların tümünden de yüz akı ile çıkıldı…

Alevi kuruluşları ile iyi ilişkiler içine girildi her kuruluşa eşit mesafede olunmaya çalışıldı, sözü dinlenir bir kurum olma şansı yakalandı…

Az şeyler değildi bunlar…

**

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, siyasi bir kuruluş değil.

Siyaset yapmıyor.

Siyasetin içinde olmuyor.

Siyasi eylemlerde yer almıyor…

Alevi kuruluşu.

İnanç örgütü.

Böylesi kuruluşlarda çalışabilme gönül işi…

Özveri işi.

Sabır ve de sevgi işi.

Adil ve yansız olabilme, hırsına gem vurabilme, hoşgörü, sevgi ve saygı, gönül ve de ruh temizliği ile herkese eşit mesafede durabilme bu tür kuruluşlar için vazgeçilmez değerler…

O değerlere sahip çıkmaya çalıştık hep.

16. Ağustostaki saldırı olayına da bu gözle baktık.

Sayın Bekir Bozdağ Hacı Bektaş Veli Etkinliklerine kendiliğinden gelmedi, davet edildiği için geldi…

O davet, belediye başkanı aracılığı ile hepimiz adına yapıldı.

Evinize davet ettiğiniz kişi bir saldırıya uğrasa bana ne bundan, beni ilgilendirmez deme şansınız var mı?

Sayın Bozdağ’a yapılan saldırı da böyle bir şey işte.

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği bu çirkin olaydan büyük üzüntü duydu.

Böylesi bir olayın Hacı Bektaş Veli adına düzenlenen bir etkinlikte meydana gelmiş olması bu üzüntüsünü daha da artırdı.

16.Ağustos günü, yani olayın olduğu gün dernek başkanı sıfatı ile sayın bakanla görüştüm.

Geçmiş olsun dileklerimi o gün kendisine sundum.

Üzüntülerimi dile getirdim.

İyi bir ev sahipliği yapamadığımız için dernek adına özür diledim.

Bu olayın İlçemiz ve de ilçemiz insanı ile ilgisinin olmadığını anlatmaya çalıştım.

Bu saldırı size değil Hacıbektaş’a yapılan bir saldırıydı, biz bu olayı öyle görüyoruz diye sözlerimi tamamladım.

Sayın bakan teşekkür etti bu olayın Hacıbektaş’la bir ilgisinin olmadığını kendisinin de bildiğini söyledi.

Ayrılmadan önce bazı sıkıntılarımız olduğunu söyleyerek randevu talebinde bulundum, o da tamam dedi, yeni bir Alevi açılım çalışmaları var, bu süreci ben götürüyorum, bu görev bana verildi, bu konularda sizin de görüşlerinizi almak isterim, geldiğinizde hem o sorunlarınızı anlatırsınız hem de bu konuyu konuşuruz diye ekledi.

5.Eylül günü sayın bakanla makamında görüştük, iki saat bir arada olduk.

Saat 10.00 da başlayan görüşme saat 12.00 de son buldu.

Bu görüşmede konuşulanlar basın bildirisi ile kamuoyu ile paylaşıldı.

Medya bu görüşmemizi “Aleviler adına özür dilemeye geldiler “gibi aslı astarı olmayan çarpıcı başlıklarla manşetlere taşıdı…

Günümüzdeki medya işte bu!

Ne yapalım…

O başlıkların uyduruk başlıklar olduğunu kanıtlayabilme öylesine zor ki…

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği olayın olduğu gün sayın bakandan özür dilemiş, yaptığı bir basın açıklaması ile saldırıyı kınadığını duyurmuştu…

O açıklama sitemizde günlerce bekletildi.

Bu gürültü niye o zaman koparılmadı şaşıyorum.

Özür dileme öylesi kötü ve de utanılacak bir şey mi ki?

Özür dileme, incelik ve kibarlık

Özür dileme bir meziyet, büyüklük ve asalet.

Özür dileme bir erdem.

İnsani bir davranış özür dileme.

Keşke bu görev Belediye Başkanımızla birlikte yapılabilseydi.

Tüm kurum ve kuruluş temsilcileri ile birlikte bu görev yerine getirilseydi, kötü mü olur, ilçe olarak, alevi olarak ne kaybedilirdi…

*

Ben buyum.

Düşüncelerim, olaylara bakışım bu.

Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz.

Size kalmış.

Eleştiriye açık.

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği çalışmaları süresince bıkıp usanmadan hep aynı şeyleri söyledim aynı doğrultuda mesajları vermeye çalıştım…

Yedi yıldır aynı sazı çalıyor aynı türküyü söylüyorum ben.

Hoşgörü dedim, bir ve beraber olma dedim, farklı görüşlerin bir arada birlikte barış içinde yaşamalarından söz ettim hep.

Kavga ederek bir yerlere varılamayacağını anlattım.

Bu ilçenin sorunlarını kavga ederek çözemeyiz dedim.

Hacıbektaş’ın büyüklüğünü dile getirip, bu büyüklüğü hala fark edemediğimizi söyledim.

İnanç merkezi olmaya yakışan bir Hacıbektaş özlemimi anlattım.

O güce sahibiz dedim.

Başbakan ile Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı, İzzettin Doğan ile Veliyettin Ulusoy’un bu salonlarda birlikte izleyecekleri etkinlikleri hayal ettiğimi samimi bir biçimde ifade etmeye çalıştım…

Dostluk, kardeşlik ve barış dedim.

Hala da aynı şeyleri söylüyorum.

Bu ilçe ancak, böyle bir anlayışla düzlüğe çıkarılır diye düşünüyorum…

Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin, ne yazarsa yazsın o düşüncenin doğru ve geçerli olduğuna yürekten inanıyorum ben…

Hiç kimseye kırgın ve kızgın değilim, darılmadım da, öyle bir şansım da yok.

O eleştirileri yapanlar kardeşim, kızım ya da oğlum, hepsi de iyi ve samimi duygular içinde, öyle görüyorlar, öyle inanıyorlar, olanlara o gözle bakıyorlar, ne denilebilir ki, hepsine de en içten sevgi dolu selamlar, ellerine dillerine sağlık! 16.Eylül.2013 Hacıbektaş