AÇILIŞ KONUŞMASI
NAFİZ ÜNLÜYURT- Sayın Bakanım, Sayın Valim, sayın milletvekilleri, saygıdeğer konuklar, sevgili Hacıbektaşlılar;
Hacıbektaş Veli Kültür Derneğince düzenlenen Uluslararası 1. Hacıbektaş Aşure Gününe hoş geldiniz. Hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.
Değerli konuklar, Muharrem ayını yaşıyoruz. 10 Muharrem aşure günü olarak da bilinir, kutsaldır, hem de çok. Öyle ki, Hazreti Adem’in tövbesini kabul edişi, Hazreti Nuh’un tufandan kurtuluşu, Hazreti Yunus’un balığın karnından çıkışı, Hazreti İbrahim’in ateşte yanmaması, Hazreti İdris’in canlı olarak göğe çıkışı, Hazreti Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması, Hazreti Eyüp’ün hastalıktan kurtuluşu, Hazreti Musa’nın Kızıldeniz’i geçişi, Hazreti İsa’nın doğumu ve ölümünden kurtulup diri olarak göğe yükselişi gibi mucizeler hep bugüne denk gelir. Alevi ve Bektaşi dünyası ise Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da katledildiği gün olarak bilir ve o nedenle anar o Muharrem’i. Acı, zulüm ve gözyaşıdır Muharrem. Ağıtlar edilir, deyişler söylenir, Hazreti Hüseyin için mumlar yakılır tekke ve türbelerde, cem olunur. Hazreti Hüseyin başta olmak üzere 12 imamların acılarını anma ve anlama ve de o acıyı yaşama adına Muharrem orucu tutulur, aşure kaynatılıp dağıtılır. Hazreti Hüseyin’in şehit edilişi derin çatlaklar ve kırılmaları da beraberinde getirdi İslam dünyasına, derin yaralar açtı, onca zaman geçmesine rağmen bu yaralar iyileşmedi, iyileştirilemedi de. İnsani değerlerimizi öne çıkartarak açılan o yaraları iyi edebilme, kin, nefret ve öç alma gibi duygulardan arınıp Alevi, Bektaşi öğretisini en güzel biçimiyle yaşayabilme, o inancı ve de kültürü diri tutabilme adına yapılıyor bu etkinlikler, o amaçla tutuluyor Muharrem orucu, aşure o nedenle kaynatılıyor. Muharrem matemi ve aşure yaşanılan acı, çekilen çile ve de akan gözyaşıyla birlikte yeniden doğuşun, dirilişin, hoşgörü ve barışın da simgesi gibidir. Kendimizi, inancımızı ve kültürümüzü geniş kesimlere daha iyi ve doğru olarak ifade edebilme, nefsimizi sorgulama, sorunlarımızı gündeme taşıma, o sorunlara birlikte çözüm yolları arama ve de varolan ayrılıkları giderme anlamında fırsattır böylesi günler.
İşte, böyle anlamlı bir günde burada, Serçeşme’de buluşuyoruz sizlerle. Bu duygularla yeniden hoş geldiniz diyorum hepinize de.
Saygıdeğer konuklar, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği ilk kez kapsamlı bir aşure etkinliğine imza atarak bir ilki daha yaşatıyor Hacıbektaş’ta, bu gururu yüreğinde taşıyor. Hacıbektaş Veli Kültür Derneği uluslararası boyutu olan Hacıbektaş Aşure günleri etkinliğine din ve inanç, ırk ve etnik köken ayrımı gözetmeden her düşünceden, her inançtan kişi ve kuruluş temsilcilerini davet etti Hacıbektaş’a. Mecliste temsil edilen siyasi parti liderleri başta olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanı, Alevi, Bektaşi kuruluş temsilcileri, Tahtacılar, Nusayriler, Yezidiler, Süryani Metropoliti, Semavi dinlerin ruhani liderleri ve de Arnavutluk, İran, Irak ve Azerbaycan gibi ülkelerden inanç önderleri, sanat ve kültür adamları davet edildi bu etkinliğe.
İzlenen bu yolu beğenmeyen, böylesi bir anlayışı yadırgayan, kuşku duyan dostlarımız da olmadı değil. Yapıcı ve uzlaşıcı tavrımız eleştiri de aldı. Bir işin ucundan başlayıp sonra da başarıyı yakalama, belirlenen o çizgide ve de o yolda kararlılıkla yürüyebilme sanıldığı kadar kolay olmuyor öyle. Öyle gariplikler, insanı inciten öylesi sözler ediliyor ki, öylesi tuzaklar konuluyor ki önünüze, “yeter gayri” deyip bırakıp gitmek bile geliyor içinizden. Öfke ve kavgadan yana değilseniz, barış ve hoşgörü diyorsanız ve de hizmet üretiyorsanız eğer, yafta hazır, korkak ve işbirlikçisiniz, çıkar peşindesiniz, “hain” diyenler bile olur size. Barış ve hoşgörü çizgisinde aşure taneleri gibi bir ve beraber olabilme, sorunları birlikte tartışabilme, uyum içinde ilişkileri geliştirme niye yadırganır, niye eleştirilir ki? Ne yapalım, çağırmayalım mı, konuşmayalım mı, bir arada olmayalım mı, inancımızın, kültürümüzün güzelliğini ve derinliğini paylaşmayalım mı birileriyle, kavga mı edelim, kavgalı mı olalım hep? Ne yapalım? Hani demokrasi diyorduk, çok sesliliği savunuyorduk, farklılıklarımız zenginliğimiz olduğunu söylüyorduk ya, hani özgürlük ve barış diye çırpınıyorduk ya, hani inançlara saygı diyorduk ya, hep kendimiz ve kendi insanımız, kendi düşüncemiz ve de kendi inancımız için mi istedik bunları yoksa? Bizi eleştiren sevgili canlar, kızmıyoruz, küsmüyoruz da, inanın bize. Seviyoruz hepinizi de. Küçük bir sitemimiz var sadece sizlere: Biz hâlâ dayanışma içinde değiliz, olmadık, olamadık da, biz hâlâ birbirimizi sevmedik, sevemedik de, birbirimizi anlamadık, anlayamadık da. Önyargılardan arınma zamanı şimdi. Alevi ve Bektaşi insanımızın o yoksul ve de inançlı ve de çileli insanımızın biriken sorunlarını, beklentilerini birbirimizle uğraşarak, didişerek ya da birileriyle kavga ederek, bağırıp çağırarak bir yerlere taşıyamayız. Artık bu gerçek görülmeli, işimize bakmalı, ödevlerimizi yapmalıyız hem de dikkatlice. O kadar çok eksiğimiz, kendi içimizde çözmemiz gereken, çözüm bulmamız gereken o kadar çok işimiz, aşmamız gereken o kadar çok engel var ki önümüzde, hepsi bizi beklemekte.
Sevgili canlar, merak etmeyin, rahat olun, kuşku duymayın bizden. Hacıbektaş Veli gibi herkesi kucaklayan yüce bir kişinin adını, “incinsen de incitme” diyen bir felsefenin manevi ağırlığını ve sorumluluğunu üzerinde taşıyan, o bilinçle yoluna devam eden Hacıbektaş Veli Kültür Derneği güven duyulan, güven duyulması gereken bir kuruluş. Neyi ne zaman yapacağını ve de neyi ne zaman yapmayacağını çok iyi bilir, o hesabı çok iyi yapar. O tecrübeye, o bilgiye ve o yeteneğe sahip bir kuruluş o, öyle olmak zorunda. İnanın, güvenin, sarılın ona, çünkü o Serçeşme.
Saygıdeğer konuklar, sevgili canlar, siyasi iktidarın Alevi açılımı adı altında başlatmış olduğu çalışmaları Hacıbektaş Veli Kültür Derneği olarak olumlu bulduğumuzu o süreçte hep söyledik. Onca yıl sonra ilk kez şu ya da bu nedenle de olsa, Alevi ve Bektaşi sorunları gündeme taşındı, basın ve televizyonlarda tartışıldı, bir araya gelindi, çalıştaylar yapıldı. Alevi ve Bektaşi sorunlarını gündeme taşıma, o sorunları konuşup tartışma, somut ve istenilen bir sonuca ulaşılamasa bile önemli gelişmelerdi. Biz öyle baktık o sürece. O süreç bugün de devam etsin istiyoruz biz, açılan o kapı yeniden aralansın, Alevi, Bektaşi kurum ve kuruluşları ve de inanç önderleriyle yeni bir anlayış ve hoşgörü ortamında çalışmalar sonuca ulaşıncaya kadar yeniden sürdürülsün istiyoruz biz. Böylesi anlamlı bir günde buradan Alevi Bektaşi inancının Serçeşme’si Hacıbektaş’tan bir kez daha haykırıyoruz, duyulsun bu çığlık cümle aleme: Alevi ve Bektaşiler olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde eşit yurttaş olmak istiyoruz biz her şeyden önce, inancımızı da yaşamak istiyoruz özgürce. Sünni kardeşlerimiz bu konulardan ne kadar özgürse bizler de o kadar, onlar kadar özgür olmayı düşlüyoruz. Cem evlerinin yasal bir statüye kavuşmasını bekliyoruz. Ayrımcılık olmasın, yalnızca bizler değil, herkes, ama herkes inancını, dilini, kültürünü istediği gibi istediği şekilde özgürce yaşayabilsin istiyoruz biz bu ülkede. Atatürk’ü seviyoruz, hem de çok. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyete gönülden bağlıyız da. Ülkemizi, ülke insanımızı da çok seviyoruz. Ülkemizin birliği, dirliği, bütünlüğü, bağımsızlığı ve de ülke insanının mutluluğu her şeyden önde gelir bizler için. Bunun için kaymakam, emniyet müdürü, vali, genel müdür, müsteşar, rektör olarak bu ülkeye, bu ülke insanına hizmet vermek istiyoruz biz de. Bu yol açılmalı da bize. Eşit yurttaşlık sözle olmuyor işte öyle, o sözler inandırıcı da gelmiyor. Alevi ya da Bektaşi olduğumuz için sırf o nedenle, evet, sırf o nedenle ismimiz üzerine çizik çekilmesi ağır geliyor bize. (Alkışlar)
Sayın Bakanım, saygıdeğer konuklar, sevgili canlar, Hacıbektaş Anadolu’nun orta yerinde yeşertilen, Balkanları da içine alan bir inancın yanında bir kültürün, Türkmen kültürünün de merkezi. Büyük düşünür, inanç önderi, gönüller sultanı Hacıbektaş Veli’nin yaşadığı, türbesinin bulunduğu bir ilçe. Alevi, Bektaşi dünyasının Serçeşme’si, her yıl bir milyona yakın insanımızın ziyaret edip huzur bulduğu, kutsal topraklar olarak bildiği ve inanç turizminin yoğun bir şekilde yaşandığı bir turizm merkezi de aynı zamanda Hacıbektaş. Öylesi önemli ve de çok yönlü bir konuma sahip bir ilçe böylesi bir görüntü içinde olmamalı, 5 000 nüfusa takılıp kalmamalıydı. 30 000-40 000 nüfuslu bir Hacıbektaş hayaliyle yaşadım hep. O hayal niye gerçek olmasın, niye hayal olsun ki? Hiçbir inancın merkezi böylesine bakımsız, başıboş ve de kendi kaderine terk edilmiş bir görünüm içinde değil, altyapısı, yolları, cadde ve sokakları, park, bahçe ve de yeşil alanları, otel, motel ve restoranları, spor alanları, yürüyüş yolları ve de sosyal tesisleriyle “işte, bizim inanç merkezimiz bu” diyebileceğimiz yeni bir Hacıbektaş’ın tüm güzellikle ortaya çıkma, çıkarılma zamanı. Bu görev hepimizin, sizin, bizim ve devletimizin. Herkes sahip çıkmalı Serçeşme’ye, hem de hemen, hem de şimdi.
Saygıdeğer konuklar, sevgili canlar, ilçe olarak kendi içimizde öylesine zorluklar yaşıyoruz ki dilim varmıyor onları söylemeye, gönlüm de izin vermiyor buna. O görüntü yakışmıyor gerçekten de Hacıbektaş’a. Şu kadarını bilin: Hayalinizdeki o Hacıbektaş, o Hacıbektaş var ya, işte, o Hacıbektaş, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği çalışmalarıyla yeniden kalkıyor ayağa hem de tüm güzelliğiyle, inanın buna.
Sayın Bakanım, saygıdeğer konuklar, Hacıbektaş’ın güzel insanları, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği sadece ilçemiz için değil, Alevi, Bektaşi toplumunun geleceği için de şu iki konuyu önemsiyor ve de kamuoyunun bilgisine sunuyor, destek ve katkı bekliyor: Nevşehir Üniversitesi çatısı altında Hacıbektaş Veli ve Alevi Bektaşi Araştırma Enstitüsü adıyla bir enstitü açılsın istiyoruz biz Hacıbektaş’ta. Hacıbektaş Veli ve Bektaşilik konularında bilinmeyen, gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen ve de araştırılması gereken o kadar çok konu var ki, öylesi bir bilgi kirliliği içinde yürüyoruz ki, gerçekler gün yüzüne çıkarılmalı. Doğru, yansız ve de bilimsel bir araştırma süreci başlatılmalı diye düşünüyoruz. Öyle bir enstitü bir an önce açılmalı. Çalışmalarını da bu inancın başkenti olan Hacıbektaş’ta yürütmeli, doğru olan bu. Konu, elbette Nevşehir Üniversitesi Rektörlüğü ve de Yüksek Öğretim Kurumunun birlikte çözeceği bir konu. Siyasi iktidarın da bu konuda katkısı olur diye düşünüyoruz biz, umarız dikkate alınır.
İkinci isteğimiz de bir o kadar önemli: Her yıl bir milyona yakın insanımız ilçemizi ziyaret ediyor demiştik. O insanlara yeteri ölçüde hizmet verilemiyor, sıkıntılar yaşanıyor. Her türlü sosyal ihtiyaca cevap verebilecek, inancını da istediği gibi yaşayabilecek çok amaçlı cem ve kültür evine büyük bir gereksinim var bu ülkede. Hacıbektaş Veli kültür kompleksi ve Cem Ev adını taşıyacak olan bu yapı Alevi ve Bektaşilerin gururla seyredecekleri anıt bir yapı olarak düşünülmeli, mimari ve sanatsal bir anlamı da olmalı böylesi bir yapının. Hacıbektaş Veli adına ve Serçeşme’ye yakışmalı, bu inancın simgesi olarak algılanmalı Alevi ve Bektaşi dünyasında. Böylesi anıt bir yapı için devletin ilgisine ve desteğine gerçekten de ihtiyaç var. Böyle bir destek ve katkı sadece bu ilçe insanını değil, milyonlarca Alevi ve Bektaşi insanımızı da heyecanlandırır, övgüyle anılır, bir ve beraberliğimizi daha da pekiştirir, inançlar arası dostluk ve kardeşlik köprüleri daha da güçlenir. Dernek olarak bu konuda ilk adımı attık: Arsa konusunda Belediye Başkanlığına başvurumuzu yaptık. İmar planında Hacıbektaş Veli kültür kompleksi ve cem evi için bir yer belirlenmesi ve bu alanın imar planına işlenmesi talebinde bulunduk. Sayın Belediye Başkanımızın gerekli duyarlılığı gösterip en kısa sürede bu konuyu çözeceğine yürekten inanıyoruz.
Sayın konuklar ve sevgili canlar, Kültür Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu ve TİKA’nın da destek olduğu 1. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü etkinliğiyle ilgili çalışmalarımız çok önceden başlatıldı. Etkinliğin başarılı olması için her olasılık düşünüldü, çok çaba harcandı gerçekten de, hiçbir şeyden kaçınılmadı. Çalışmalar süresince Derneğimize destek ve katkı sağlayan Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay’a, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ’a, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’a, Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik’e Dernek yönetimi olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın ilgileri nedeniyle kendisine teşekkür ediyoruz. Nevşehir Valisi Sayın Abdurrahman Savaş’a, ilçemiz Kaymakamı Sayın Bedrettin Özmen’e ilgi ve destekleri için teşekkür ediyoruz. Nevşehir milletvekillerine Hacıbektaş Postnişini Sayın Veliyettin Hürrem Ulusoy’a, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel’e, Semavi dinlerin ruhani liderlerine, Antakya Medeniyetler Korosu yöneticilerine ve koroda görev alan sanatçılara, etkinliğimize katılan panelistlere, sanatçılara, Hacıbektaş Müzesinin Müdür ve personeline, Kültür Merkezi yönetici ve çalışanlarına, Kültür Bakanlığı Hacıbektaş Sema ekibine, yurtdışından gelen konuklarımıza, basın ve televizyon temsilcilerine, davetimizi kabul edip gelen milletvekili, Kaymakam, Belediye Başkanı, Alevi ve Bektaşi kuruluş başkanları ve de tüm gelen konuklara, İl Emniyet Müdürü ve de etkinlikte görev üstlenen Emniyet mensuplarına, görevli gençlere, Hacıbektaşlı hemşerilerimize ve herkese, herkese teşekkür ediyoruz. Teşekkür ediyorum, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun.