HACIBEKTAŞ’IN İZİNDE…

Okuma Süresi: 9 dakika
A+
A-
HACIBEKTAŞ’IN İZİNDE…

13.Uluslararası Halk Ozanları Hacıbektaş Buluşması Etkinliğimizin Azeri Panelisti Filoloji Felsefe Doktoru Doç.Aynur Gazanfarghizi’nın Ozanlar Buluşması Etkinliğimizle İlgili uluslararası medyada çıkan makalesi.

 

https://medianews.az/2023/09/07/hacib%c9%99ktasin-izind%c9%99

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, geleneksel Halk Ozanları Buluşması projesi kapsamında her yıl Türk Dünyasının farklı yerlerinden konukları davet ederek büyük bir festival düzenliyor. 24-25 Haziran 2023 tarihlerinde bir sonraki 13. Halk Ozanları Buluşması gerçekleştirildi. Etkinliğe biz de davet edildik. Bu etkinliğe üçüncü katılışım olduğunu belirtmeliyim. Aslında pandemiden sonra ilk kez bu tür etkinliklere katılıyordum. Bu yüzden çok heyecanlıydım. Uçak İstanbul Havalimanı’na indi. Ülkeye giriş için pasaportlarımıza damga vurulduktan sonra İstanbul havalimanında 2 saat daha geçirmek zorunda kaldık. Toplamda 4 saat İstanbul havalimanında kalmak zorunda kaldık. Açıkçası bilgisayarımı yanıma alıp, havaalanındaki kafelerden birinde oturup internete bağlanıp yazı yazmayı düşündüm. Bu yüzden vakit kaybetmeyeceğim. Aileme havaalanına sağ salim indiğimizi bildirmek için internette araştırma yapmaya başladım. Havalimanının ücretsiz internet köşelerinde pasaportumla check-in yaptığım anda bana 1 saatlik internet verildi. Çok şaşırmıştım. Bir saat için kim yeterli olabilir? Yine de eve gidip kafelerden birinde oturayım diye düşündüm. Ama Hiçbir kafede internet yoktu. Sonunda kafe çalışanlarından birine yaklaştım ve neden interneti bulamadığımı sordum. “Abla, burada interneti kullanmamıza izin verilmiyor. Hava sahası var. İstiyorsan kullan” dedi. Sadece bir saatten az kullandığımı söyledim. İnternetin parayla kullanılabileceğine dikkatimi çekti. Çaresiz parayla satın almaya ve çalışmaya gittim. Tanrı! Her ilave saat için 6 dolardan başlayan bir rakam ödemek zorundayım. Cimri bir insan değilim ama anlamsızca harcamanın akıllıca olmadığını düşünüyorum. Havalimanının internet politikasının “soygun” üzerine kurulu olduğunu anlayınca internet aşkımdan vazgeçip sessizce bilgisayarımı açtım ve internetsiz okumaya başladım.

Uçuş saatim geldi ve Nevşehir’e doğru yola çıktık. Nevşehir havaalanı küçük. Dünyanın her yerinden turistler buraya gelse de haftanın belirli günlerinde havalimanından iç hat uçuşları düzenleniyor. Bu şehrin yeni bir havalimanına ihtiyacı var mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Nevşehir’e her gidişim beni Hacıbektaş yerleşimine götürürdü. Bu yerleşim yerinde birçok arkadaşım ve tanıdıklarım vardı. Bunlardan birini kaybettik, Macar kardeşimizi. Daha sonra kendisini ziyaret edemedim. Macar Abi bu sefer Nevşehir havaalanında bizi karşılamaya gelmemiş olsa da çok değerli… gelmişti Dernek üyelerimiz bizi büyük bir nezaketle karşıladılar. Dernek üyeleri genel olarak çok nazik ve sevgi dolu insanlardır. Hacı Bektaş Veli’nin felsefesinin bölge halkı tarafından oldukça benimsendiği görülmektedir. Hacıbektaş, Türkiye’nin İç Anadolu bölgesinde, Nevşehir’e yakın, 11.000 nüfuslu ve 666 km² yüzölçümüne sahip küçük, tatlı bir ilçedir. İlçede onlarca dernek, okul, müze vb. bulunmaktadır. orada İlçe halkı eğitime büyük önem vermektedir. Bu nedenle yerleşim yerinde okuma-yazma yeteneği yüzde 100’dür. Bunun Türkiye için alışılmadık bir olay olduğunu belirtmek isterim.

Kasabaya varır varmaz Mustafa Başkan sağ olsun beni Macar kardeşimin mezarını ziyarete götürdü. Şu ana kadar birçok sempozyuma katıldım. Nedenini bilmiyorum ama Hacıbektaş benim için sadece bir sempozyum mekanı değil. Bu yerleşimde bir aşinalık ve yakınlık vardır. Kasaba halkıyla görünmez bir bağımız olduğunu hissediyorum. En yakınlarımın yanında nasıl hissediyorsam öyle davranıyorum. Yıllardır bu büyüyü düşünüyordum. Bunu yolculuğumda zaten açıklamıştım. Hacıbektaş’takiler benim köyümdekilere çok benziyor. İnanç, bakış açısı vb. yakınlığı var. Hacıbektaşlılar Aleviliğin bir koludur. Alevilik Şiiliğin Türk versiyonudur. Bu köprü yerleşim yeri ile köyüm arasında yakınlık ve akrabalık yaratıyor.

Hacıbektaş yerleşim yeri adını Hacı Bektaş Veli’den almıştır. Felsefeyi, dünya görüşünü ve inancını benimseyen Hacı Bektaş’ın sakinleri, dergahta ve müzede onun anısını yaşatmaya çalışıyor. Hacıbektaş’ta Hacı Bektaş-ı Veli adına açılan müzeyi ilk gördüğümde çok şaşırmıştım. Sanki bu müzede Tanrının izleri yaşıyormuş gibi. Şaşkınlık ve derin bir sevinçle müzeyi gezmeye başladım. Yürüdükçe Hacı Bektaş felsefesinin Allah’a ne kadar yakın olduğunu her adımda gördüm.

Bize etrafı gezdiren ve tüm sorularımızı yanıtlamaya çalışan dernek başkanı Mustafa Özcivan’a müzenin neden Allah’ın izlerini taşıdığını sordum.Mustafa Başkan biraz tereddüt ettikten sonra bu müzenin sadece Hacı Bektaş Veli’nin felsefesiyle inşa edildiğini söyledi. Şaşırmıştım. İçine düştüğüm büyüyü anlatabilmem için müzeyi gezmem gerekiyor. Bunu kelimelerle ifade etmek zordur.

Müzeyi şaşkınlıkla dolaştıktan sonra bizi “Delikli Taş’a” götüreceklerini söylediler. Yol boyunca taşın bir delik olduğunu ve burada alışılmadık bir durum olabileceğini düşündüm. Daha sonra Delikli Taş denilen yerin kutsal bir yer olduğunu anladım. Yol boyunca Hacıbektaşlıların Yedi Ulu Ozan olarak kabul ettiği Nesimi, Hatai, Fuzuli, Yemini, Virani, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet’in heykellerini gördük. Bektaşilerin kutsallarına çok saygılı olduklarını görünce son derece mutlu oldum. Her birinin önündeki otobüs duraklarında dernek üyeleri heykellerin Bektaşiler için anlamını bizlere anlattılar. Sonunda bir ağacın önünde durdu. Ağaç tepenin zirvesinde ıssız bir yerdeydi. Üzerine bol miktarda kumaş (chaput) bağlanmıştı. Televizyonda nasıl bir şey olduğunu aşağı yukarı görmüştüm. Ama yine de konuyu açıklığa kavuşturmak için kumaşın ağaca neden bağlandığını sordum. Şu cevabı aldım: “Niyet eden ve niyetinin gerçekleşmesini isteyenler, ağaca chaput bağlarlar.” Artık hiçbir şüphem kalmamıştı: Bektaşilik Deizm’e çok yakındı. Eski Türk inancını ve geleceğini diri tuttu. Niyetimi tuttum ve ağaca bir chaput bağladım. Oradan Delikli Taş’a gittik. Taşın içi oyulmuştur. Alçak bir mağara geçidine benziyor. Mağaranın geçitinden geçilerek taştaki deliğe gelinir. Oradan çıkıyor. İnanışa göre yıl boyu günah işlemeyen insanlar delikten rahatlıkla geçebilirler. Suçlu olanlar ise deliğe sıkışıp kalıyor. Ben de cesaretlendim, “Yıl boyunca hiçbir günah işlemedim” diyerek delikten geçmek istedim. Ama ne fayda! O deliğe sıkışıp kaldım. Sonunda yoldaşlardan biri elimden tutup beni delikten dışarı çıkardı. Tabii ki zaten sempozyum katılımcıları ve dernek üyelerinin şakalarına maruz kaldım.Delikli Taş’ı ve Hacıbektaş yerleşimini sonsuza dek hatırıma kazıdım.

 

Aynur Gazanfarghizi

Filoloji Felsefe Doktoru Doç.