YAPRAK DÖKÜMÜ

Okuma Süresi: 8 dakika
A+
A-
YAPRAK DÖKÜMÜ

 

Nafiz ÜNLÜYURT

nafizunluyurt@hotmail.com

 

Suluca Karahöyük Gazetesi bundan böyle yok.

Son sayısı 31.Mart. Pazartesi günü yayınlanacak.

1.Nisan 2014 gününden itibaren de SULUCA KARAHÖYÜK diye bir gazete olmayacak bu ilçede artık.

Nisan şakası gibi.

Keşke öyle olsaydı.

Ama gerçek…

Umur da mı?

Niye umurda olur ki…

Çok daha önemli işler var elimizde, çok daha önemli hedefler var önümüzde. Bize çağ atlatacak o projeleri ardı ardına hayata geçiriyoruz ya!

Daha ne olsun.

Moralim oldukça bozuk.

Bir süredir, dilim dönmediği için konuşamıyor, elim varmadığı için de yazamıyordum.

Bu yazıyı yazarken gerçekten de zorlandım.

Yeni değil, uzunca bir süredir yaprak dökümü yaşanıyor bu ilçede, o güzelim ulu ağaçlar kelleşip bodurlaşıyor o görkemli görüntüler çirkinleşiyor, her şeyi ile canlılığını kaybediyor Hacıbektaş…

İlçede olup bitenler, edilen sözler, her şey yolundaymış gibi efelenmeler, seçim çalışmaları adına, seçim büroları önünde yemek kuyruğunda bekleyenler şaşırtıyor insanı…

Yemek ve oy, öylesine alıştık ki, yan yana, iç içe oldular.

Bir burukluk duyuyorsunuz…

Bir bulanıklık

Bir umutsuzluk…

Son bir yıldır ilçemizde yaşananlara dönüp şöyle bir baksanız ya…

Neler yaşandı…

Neler oldu…

Yaşananlara nasıl bir tepki verildi

Ne yaptık…

Hiçbir şey…

Bilinmeyen bir güç tarafından körüklenen düşmanlıklar, oluşturulan fitne ve fesat, ekilen kin ve intikam tohumları…

Çözümsüzlüğe doğru bıkıp usanmadan yol alan bir ilçe, ne yapıp ne ettiğini bilmede oradan oraya savrulan bir toplum…

Bu gün o kapı yarın başka bir kapı şaşırıyor insan.

İlkesizlik diz boyu.

Sevgi saygı, hoşgörü, vefa gibi insani duyguların tükenişi…

Ne acı…

Gerçekten de…

**

Böylesi bir süreçte, kendi içine kapalı, sahibi olmayan küçücük bir ilçede gazete çıkarma ve de tüm zorluklara direnerek, önüne çıkarılan tüm engelleri aşarak o gazeteyi sekiz yıl ayakta tutabilme başarısı öyle kolay bir iş olmamalı.

Sabır ister.

Emek ister.

Her şeyden çok özveri ister.

Suluca Karahöyük çalışanları o sabrı o emeği o özveriyi bu güne dek fazlası ile gösterdi.

Alkışlanmalı…

Suluca Karahöyük bir 17. Aralık günü yayın hayatına adım atmıştı.

17. Aralık.2005 tarihli o ilk sayısı elimde.

Yeniden okudum baştan sona o ilk sayıyı.

Benim de bir mesajım yer almış.

Duygularımı şöyle dillendirmişim o mesajda.

“Ulusal birliğimiz ve bütünlüğümüzün sorgulandığı, çağdaş, laik cumhuriyete meydan okurcasına şeriat çığlıklarının atıldığı, Atatürkçü Düşünceyi savundukları için insanımıza zulüm edildiği bir süreci acı duyarak birlikte yaşıyoruz…

Suluca Karahöyük böylesi bunalımlı günlerde yayın hayatına adım atıyor…

Umarım uzun soluklu olur.

Ne iyi bizim de bir gazetemiz var artık…

Özgür düşünen, sorgulayan, eleştiren, daha da ötesi çözüm yolları arayan, ilçemizin geleceği, insanımızın mutluluğu adına projeler üreten, sorunlarımızı gündeme taşıyan, konuşan bir Hacıbektaş’ın kapısını aralayan, çok sesli, ilkeli, erdemli bir yayın politikası izleyeceğine inandığım Suluca Karahöyük’e Merhaba…

Bu olumlu girişimi HACIBEKTAŞ BİLİNCİNİN YENİDEN DİRİLİŞİ olarak görüyor, büyük bir heyecan duyarak selamlıyorum”…

Böyle demiş.

Böyle yazmış.

Duygularımı böyle ifade etmiştim.

Bildiğim kadarı ile ucu açık bir projeydi SULUCA KARAHÖYÜK

Gazete bu projenin sadece bir parçasıydı.

Yaşanılabilir, çağdaş, her şeyi ile sanat ve kültür merkezi bir Hacıbektaş’ı yeniden yaratma bu projenin ana amacı olarak belirlenmişti…

Çok kişi görev aldı bu proje içinde.

Çok sayıda kişi bu projenin gerçekleşmesi için maddi katkıda bulundu

Emek harcadı.

Ter akıttı

Ama, bunların arasında İki kişi var ki, o iki kişinin bu süreç içinde ötekilerden daha farklı bir yere konulmaları gerektiğine inanıyorum ben…

Bunlardan birisi Osman ÇOBAN.

Bu projenin fikir babası o.

Nasıl bir heyecanla bu işe sarıldığını iyi biliyorum.

Ne zorluklar çektiğini de.

Nasıl hayal kırıklığı yaşadığını da…

Osman Çoban.

Gerçek bir devrimci.

Dürüst yaşadı, öyle de kaldı.

Devrimciliğini pazara çıkarmadı.

Çektiği zorluklara kılıf aramadı, devrimci olmanın bedelini onurluca ödedi…

Ayrı siyasi görüşlerdeydik, siyasi görüşlerimizin ayrı olması bizi birbirimizden ayırmadı aksine dostluğumuzu ve arkadaşlığımızı daha da pekiştirdi…

Hep dost olduk.

Hep dost kaldık.

Osman Çobanı, o güzel insanı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

Ve de Naci ÖZÇELİK.

Aralıksız sekiz yıl bu gazeteye emek veren onu ayakta tutan farklı bir kişi.

Dile kolay sekiz yıl, bıkıp usanmadan, oh..puf…etmeden, yaz kış demeden, hem de bin bir zorluğun üstesinden gelerek, gazetenin tükenmeyen sorunları ile uğraşarak, o sorunlara ustaca çözüm bularak bu gazeteyi yaşatan onu okurlarına ulaştıran kişi…

O emeğe ve öyle bir kişiye saygı duyulur.

Ben o saygıyı duyuyorum.

Gazetenin basıldığı o matbaaya hiç gittiniz mi bilmiyorum, her şey yerli yerinde, düzen ve intizam var her yanında.

Her köşesine bir sanatçı ve de titiz bir öğretmen elinin değdiği o kadar belli ki.

Bir iş yeri ancak o kadar temiz ve düzenli tutulabilir

Bir kişi ancak bu kadar sabırlı, üretken, çalışkan ve de özverili olabilir.

Teşekkürler Naci Özçelik, teşekkürler sana…

Bir teşekkür de gazetenin tek çalışanı, emekçi işçisi Sertaç DANACI’ya

31.Mart.2014

SULUCA KARAHÖYÜK gazetesi kapanıyor…

Bir yaprak daha kopuyor Hacıbektaş ağacından…

Hacıbektaş Halkının bilgisine saygı ile sunulur…

30.Mart.2014. HACIBEKTAŞ

Not: Bu yazı 30 Mart sabahında matbaaya gönderildi.

Bu akşam saatlerinde, önümüzdeki beş yıl için Hacıbektaş’ yönetecek Belediye Başkanının kim olacağı belli olacak.

Belediye başkanı olacak kişiyi şimdiden kutluyor, başarı dileklerimi sunuyorum…

Nafiz Ünlüyurt